باب: الدعاء
والصلاة من
آخر الليل.
14. Gece'nin Sonunda Dua Etmek Ve Namaz Kılmak
-وقال
الله عز وجل:
{كانوا قليلا
من الليل ما
يهجعون}: أي ما
ينامون.
{وبالأسحار هم
يستغفرون} /الذاريات:
17 - 18/.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Gece'nin az bir vakti
uyurlar, seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.[Zariyat 17-18]
حدثنا
عبد الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن ابن
شهاب، عن أبي
سلمة، وأبي
عبد الله
الأغر، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه: أن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
قال: (ينزل
ربنا تبارك
وتعالى كل
ليلة إلى
السماء الدنيا،
حين يبقى ثلث
الليل الآخر،
يقول: من يدعوني
فأستجيب له،
من يسألني
فأعطيه، من
يستغفرني
فأغفر له).
[-1145-] Ebu Hureyre (r.a.)'in belirttiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur: "Yüce Rabbimiz her gece, gece'nin son üçte biri
kaldığında en yakın semaya inerek şöyle der: Bana dua eden yok mu ona icabet
edeyim, isteyen yok mu ona vereyim, bağışlanmayı isteyen yok mu onu
bağışlayayım.
Tekrar: 6321, 7494.
Diğer tahric: Tirmizi Daavat; Müslim, Salat-ül Müsafirin
AÇIKLAMA: Katade, Mücahid ve
başkalarından nakledildiğine göre ayette sözü edilenler, sabah oluncaya kadar
teheccüd namazı kılmadan uyumazlardı.
Allah'ın bir ciheti olduğunu kabul edenler bu hadisi delil
getirerek "bu yön yukarısıdır" demişler, çoğunluk İse bunu
reddetmiştir. Çünkü bu görüşü kabul
etmek, Allah'ın bir yeri kapladığı sonucuna götürür ki Allah bundan
münezzehtir.
Bu hadisteki "inme"nin ne anlama geldiği konusunda
farklı görüşler ileri sürülmüştür: Bazıları bunu ilk anda anlaşıldığı anlama
yormuştur.
Bazıları bu konudaki hadislerin sahih olduğunu inkar etmiştir.
Haricîler ve Mutezile bu görüştedir. Onlar hakka karşı kibirle nenlerdir.
Bazıları Allah'ın keyfiyetten ve başka bir şeye benzemekten
münezzeh olduğunu kabul ederek bu ifadeye hadiste yer aldığı şekliyle mücmel
olarak iman etmiştir. İlk dönem alimlerinin çoğunluğu böyledir. Beyhakî ve
diğer alimler bu görüşü dört İmam ile birlikte, Süfyan-ı Sevrî, Süfyan Ibn
Uyeyne, Hammad İbn Seleme, Hammad Ibn ibrahim, el-Evzaî, el-Leys ve diğer
alimlerden nakletmiştir.
Bazıları yorumda aşırıya giderek neredeyse tahrife varmıştır.
Beyhakî şöyle der: Bu konuda en doğru yol, keyfiyetini araştırmaksızın
buna iman etmek, bununla ne kasdedîldiği konusunda konuşmamaktır. Ancak
Nebi'den bu konu ile İlgili bir haber gelmişse bu durumda Rasulullah'tan gelen
anlam esas alınır. Bu konuda geniş açıklama Tevhid bölümünde gelecektir. [ 7494. hadis.]
Ibnü'l-Arabî ise şöyle der: Bid'at mezheplerine mensup kimseler
bu hadisleri reddetmişler, selef bunları yorumlamadan kabul etmiş, bazıları ise
yorumlamışlardır. Ben de bu son görüşteyim.
Zührî'den gelen rivayetler, Allah'ın sözünün dua, istemek ve
istiğfarı içerdiği konusunda birleşmektedir. Üçü arasındaki fark şudur: İstenen
şey ya zarar veren şeyin defi yani zararı uzaklaştırmak, yahut faydalı şeyin
elde edilmesidir. Bu faydalı ve zararlı şeyler de ya dinî ya da dünyevîdir.
İstiğfarda ilkine işaret vardır. Allah'tan istemede İkincisine işaret vardır.
Duada ise üçüncüsüne İşaret vardır.
Said'İn Ebu Hüreyre'nin rivayetine "Tevbe eden yok mu
tevbesini kabul edeyim" ilavesi vardır. Ebu Cafer'in Ebu Hüreyre'den gelen
rivayetine "Benden nzık isteyen yok mu ona rızık vereyim, zararının
giderilmesini isteyen yok mu ondan uğradığı zararı gidereyim" ifadesi
eklenmektedir.
Ümmü Sabiyye'nin azatlısı Ata Ebu Hüreyre'nin rivayetine şunları
eklemiştir: "iyileşmeyi isteyen hasta yok mu ona şifa vereyim"
Bunlarda ifade edilenlerin tümü önceki hadisin kapsamına
dahildir. Bu hadis itaate teşvik etmekte ve itaat için verilecek büyük sevaba
işaret etmektedir.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1- Gecenin sonunda namaz kılmak, başında namaz kılmaktan daha
faziletlidir.
2- Vitir namazını geciktirmek, gecenin başında kılmaktan daha
faziletlidir. Ancak bu, geceleyin kalkabileceğini düşünenler içindir.
3- Gecenin sonu dua ve istiğfar için daha faziletlidir. Yüce
Allah'ın "seher vakitlerinde istiğfar ederler" ifadesi de bunu
göstermektedir. Zira bu vakitte yapılan dua makbuldür. Dua eden bazı kimselerin
dualarının gerçekleşmemesi buna aykırı düşmemektedir. Çünkü duanın
gerçekleşmemesinin sebebi duanın şartlarında bir eksikliğin bulunması
ihtimalidir. Örneğin yiyecek, içecek ve giyecek konusunda haramdan kaçınmama
yahut dua edenin aceleci davranması yahut da duada günah bir şeyin, akraba ile
ilişkiyi kesmenin yer alması gibi hususlar duanın kabulüne engeldir. Ya da
icabet gerçekleşmekle birlikte kulun istediği şey, kulun maslahatı veya Allah'ın
dilediği bir nedenle geciktirilebilir.